Eyl 4, 2014
HADİSLERDE ALLAH
ALLAH’IN ZATINI (KENDİSİNİ) ANLATAN HADİSLER:
ALLAH, GÖZLE GÖRÜLEBİLİR Mİ?
Hz. Ebu Zerr anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam)’a: “Sen Yüce Rabbi’ni hiç gördün mü?’ diye sordum. Rasulullah:
‘Nurdur, ben O’nu nasıl görürüm? buyurdu.” (Müslim, İman, 291)
ALLAH’IN FİİLLERİNİ (EYLEMLERİNİ) ANLATAN HADİSLER:
ALLAH DOSTUNA DÜŞMANLIK EDENE ALLAH NE EDER?
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Yüce ALLAH şöyle buyurdu: ‘Kim Benim Veli (ALLAH Dostu) kuluma düşmanlık ederse Ben de ona savaş ilan ederim.” (Buhari, Rikak, 38)
ALLAH’IN KULUNDA GÖRMEKTEN EN ÇOK HOŞNUT OLDUKLARI VE ONLARIN MÜKAFATI
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Yüce ALLAH şöyle buyurdu: ‘Kulumu Bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri yerine getirmesidir. Kulum Bana nafile (farzların dışında kalan) ibadetlerle yaklaşmaya devam eder ve sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık Ben onun duyduğu kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, Benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.” (Buhari, Rikak, 38)
ÖLÜM VE ALLAH’IN MÜ’MİN KULUNA KARŞI DUYARLILIĞI
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Yüce ALLAH şöyle buyurdu: ‘Ben yapacağım bir şeyde Mü’min kulumun ruhunu almadaki tereddüdüm kadar hiç tereddüde düşmedim. O ölümü sevmez, Ben de onun sevmediği şeyi sevmem.” (Buhari, Rikak, 38)
AÇIKLAMA: ALLAH’ın “tereddüde düşmesi” insanlardan tamamen farklıdır. Burada mecazi anlam kastedilmektedir. Amaç, konunun herkes tarafından ve kolaylıkla anlaşılmasını sağlamaktır. Bunun benzeri Kur’an’da da çok sayıda ifade ve anlatım bulunur ki bu durumu İslam alimleri “tenezzülat-ı ilahiye” yani ALLAH’ın, kullarının iyiliği için bir şeyi Kendine yakışan biçimiyle değil de kullarının anlayabileceği şekilde anlatması olarak isimlendirmişlerdir.
ALLAH’IN MÜKAFATINI GARANTİ ETTİĞİ ÜÇ KULLUK
Hz. Ebu Ümame anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Üç şey vardır, ALLAH her birine garanti vermiştir. ALLAH yolunda cihad etmek üzere yola çıkan kimse… Bu, öldüğü takdirde Cennet’e koyma konusunda, ölmeyip te döndüğü takdirde ganimet ve sevapla gelme konusunda garantilidir. Mescide giden (gitmeyi alışkanlık haline getiren) kimseye, öldüğü zaman Cennet’e koyma konusunda ALLAH garanti vermiştir. Kişi, (fitne, yani Mü’minler arasında hangisinin haklı olduğu kesin bir biçimde bilinemeyecek bir çatışma çıktığı zamanda) evine çekildiği takdirde ALLAH ona da garanti vermiştir.” (Ebu Davud, Cihad, 10)
NAMAZ KILAN ORUÇ TUTAN BİR MÜ’MİNİ BİLE CEHENNEMLİK YAPABİLECEK BEŞ SEBEP
Hz. El-Haris el-Eş’ari anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Ben size beş şeyi emrediyorum: ALLAH onları bana emretti: Dinlemek, itaat etmek, cihad, hicret ve cemaat (Müslümanların genelinden ayrılmamak). Çünkü kim cemaatten bir karışçık ayrılmışsa boynundaki İslam bağını çıkarıp atmıştır, pişman olup geri dönen hariç… Kim de cahiliye davasını (İslam dışında başka kimlik unsurları, değer, kavram ve ölçülerin mücadelesini yapmak… Irkçılık, İslam dışı bir ideolojinin taraftarlığı gibi…) o Cehennem molozlarından biridir!’
Bir sahabi: ‘Ey ALLAH’ın Rasulü! O kimse namazını kılan, orucunu tutan biri olsa bile mi?’ diye sordu. Rasulullah: ‘Evet’ Namaz kılsa, oruç tutsa da…’ buyurdu.” (Tirmizi, Emsal, 3)
RAHMET VE LÜTUF KONUSUNDA ALLAH’IN KARŞILIĞI HER ZAMAN KULUN YAPTIĞINDAN DAHA FAZLADIR
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Yüce ALLAH diyor ki: ‘Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O Beni andıkça, Ben onunla beraberim. O Beni içinden anarsa, Ben de onu içimden anarım. O Beni bir topluluk içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım. Eğer o Bana bir karış yaklaşacak olursa, Ben ona bir zira yaklaşırım. Eğer o Bana bir zira yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmamak şartıyla yer dolusu günahla gelirse, Ben de onu bir o kadar bağışlamayla karşılarım.” (Buhari, Tevhid, 15)
ALLAH HAYRA EN AZ ON KAT GÜNAHA İSE SADECE BİRE BİR KARŞILIK VERİR
Hz. Ebu Zerr anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Yüce ALLAH demiştir ki: ‘Kim bir hayır işlerse ona sevabının on katı verilir veya arttırırım da… Kim bir günah işlerse bunun cezası kendi kadardır veya affederim.” (Müslim, Zikr, 22)
ALLAH’IN KULU HİMAYESİNE ALMASINA VE CENNETE KOYMASINA SEBEP OLAN ÜÇ ÖZELLİK
Hz. Cabir anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Üç şey vardır ki bunlar kimde bulunursa, ALLAH onun üzerine himayesini açar ve onu Cennete koyar: Zayıflara yumuşak davranmak, anne-babaya şefkat göstermek, kölelere ihsanda bulunmak.” (Tirmizi, Kıyamet, 49)
AÇIKLAMA: Bu hadiste sayılan davranış özelliklerinin arada bir yapılan cinsten olmayıp süreklilik kazanmış ve o insanda bir kişilik özelliği haline dönüşmüş olması gerekir. Ayrıca günümüzde köleler yerine kişinin emri altında çalışan işçi ve ücretliler anlaşılmalıdır.
KENDİLERİNE YARDIM EDİLMESİ ALLAH’IN ÜZERİNE BİR HAK OLAN ÜÇ KİŞİ
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Üç kimse vardır ki bunlara yardım ALLAH üzerine bir haktır: ALLAH yolunda cihad eden, borcunu ödeyip hürriyetini elde etmek isteyen (köle), iffetini korumak niyetiyle evlenmek isteyen.” (Tirmizi, Fezailu’l-Cihad, 20)
ALLAH’IN SEVDİĞİ VE SEVMEDİĞİ ÜÇ KİŞİ
Hz. Ebu Zerr anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Üç kişi vardır ALLAH onları sever; üç kişi de vardır ALLAH onlara buğz eder. ALLAH’ın sevdiği üç kişiye gelince: (Birincisi) Bir adam bir topluluğa gelir, onlardan ALLAH adına bir şeyler ister (ama bunu) kendisiyle onlar arasındaki bir akrabalık ya da yakınlık nedeniyle istemez. Onun başvurduğu kimseler, istediğini vermezler. İçlerinden biri ise o topluluğun arkasına kayıp isteyen kimseye gizlice ihsanda bulunur. (Öyle gizli verir ki) onun verdiğini sadece ALLAH ile ihsanda bulunduğu adam bilir.
(İkincisi) Bir topluluk yoldadır. Gece boyu da yürürler. Derken uyku her şeyden değerli bir hal alır. Konaklarlar. Bir adam kalkıp Bana karşı tevazu ile yakarışta bulunur, ayetlerimi okur.
(Üçüncüsü) Bir askeri birliğe katılmıştır. Birlik düşmanla karşılaşır ve hezimete uğrar. Ancak o ilerler ve öldürülünceye veya başarıncaya kadar savaşmaya devam eder.
ALLAH’ın buğz ettiği üç kişiye gelince, bunlar: Zina eden ihtiyar, kibirli fakir ve zalim zengindir.” (Tirmizi, Cennet, 25)
AÇIKLAMA: Buğz edilen kişilerin ortak özellikleri, adeta kendilerini zorlayarak fıtratlarının gereğinin zıddını yapmalarıdır. Çünkü ihtiyarlık fıtratı zinadan, fakirlik fıtratı kibirden, zenginlik fıtratı ise zulümden uzak durmayı gerektirir.
MAHŞER MEYDANINDA ALLAH’IN KENDİ GÖLGESİNE ALACAĞI YEDİ İNSAN TİPİ
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Yedi kişi vardır ki ALLAH onları hiçbir gölgenin olmadığı Kıyamet Günü’nde Kendi gölgesinde gölgeler: (Bunlar) Adalet sahibi yönetici; ALLAH’a ibadet içinde yetişen genç; mescidden ayrıldıktan sonra tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimse; birbirlerini ALLAH için seven, ALLAH rızası için bir araya gelip, ALLAH rızası için ayrılan iki kişi; güzel ve toplum içerisinde statü sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde ‘Ben ALLAH’tan korkarım’ deyip bu daveti reddeden kimse; ALLAH’ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş akıtan kimse.” (Buhari, Ezan, 36)
ALLAH’IN SALİH KULLARINA VERDİĞİ DEĞER
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Kıyamet Günü Aziz ve Celil olan ALLAH şöyle buyuracak: ‘Ey Ademoğlu! Ben hasta oldum sen Beni ziyaret etmedin!’
Kul diyecek: ‘Ey Rabbim! Sen Alemlerin Rabbi iken ben Seni nasıl ziyaret edebilirim?!’
Yüce Rabb diyecek: ‘Bilmedin mi falan kulum hastalandı, fakat sen onu ziyaret etmedin, bilmiyor musun? Eğer onu ziyaret etseydin, yanında Beni bulacaktın!’
Yüce Rabb diyecek: ‘Ey Ademoğlu! Ben senden yiyecek istedim ama sen Beni doyurmadın!?’
Kul diyecek: ‘Ey Rabbim! Ben Seni nasıl doyururum. Sen ki Alemlerin Rabbisin!’
Yüce Rabb diyecek: ‘Benim falan kulum senden yiyecek istedi. Sen onu doyurmadın. Bilmez misin ki, eğer sen ona yiyecek verseydin Ben onu yanımda bulacaktım.’
Yüce Rabb diyecek: ‘Ben senden su istedim, Bana su vermedin?!’
Kul diyecek: ‘Ey Rabbim! Ben Sana nasıl su içirebilirim? Sen ki Alemlerin Rabbisin!’
Yüce Rabb diyecek: ‘Falan kulum senden su istedi. Sen ona su vermedin. Bilmiyor musun, eğer ona su verseydin, bunu Benim yanımda bulacaktın!?” (Müslim, Birr, 43)
DÜNYA ALLAH KATINDA DEĞERSİZDİR
Hz. Sehl bin Sa’d anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Eğer dünya ALLAH katında sivrisineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi.” (Tirmizi, Zühd, 13)
ALLAH SEVDİĞİ KULUNU DÜNYADAN UZAK TUTAR
Hz. Katade bin Nu’man anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “ALLAH bir kulu sevdi mi onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi.” (Tirmizi, Tıbb, 1)
AÇIKLAMA: Bu, mutlaka o kulun yoksul biri haline getirileceğini göstermez. Varlıklı da olsa, dünyaya ait maddi ve geçici değerler o kişinin gözünde önemli sayılmaz. Hayatını onların üzerine kurmaz. Suyun yasaklanmasına gelince, o dönemde Araplar suyun hastalara zararlı olduğuna inanıyorlardı.
ALLAH HANGİ MALA NASIL MUAMELE EDER
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Kim ödemek arzusu ile insanların parasını alır ise ALLAH (onun borcunu) öder. Kim de batırmak niyetiyle insanların parasını alır ise ALLAH onu helak eder.” (Buhari, İstikraz, 2)
ALLAH VE ZULME UĞRAYANIN DUASI
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “ALLAH, (zulme uğrayanın) duasını bulutların üzerine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Yüce ALLAH:
‘İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da duanı mutlaka kabul edeceğim!’ buyurur.” (Tirmizi, Cennet, 2)
ALLAH’IN RAHMETi VE CENNET’E EN SON GİRENİN HALİ
Hz. Muğire bin Şu’be anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Hz. Musa (ALLAH’ın Selamı Üzerine) Rabbine sordu:
‘Derece itibariyle Cennet halkının en düşüğü nasıldır?’ Yüce Rabb buyurdu:
‘O, bütün Cennet halkı Cennet’e girdikten sonra gelecek biridir ki kendisine: ‘Cennet’e gir!’ denilir. O kişi:
‘Ey Rabbim nasıl gireyim? Herkes yerlerine yerleşti, bütün Cennet tutuldu!’ der. Ona şu cevap verilir:
‘Sana dünya hükümdarlarından birinin mülkü kadar mülk verilmesine razı mısın?’ O:
‘Rabbim razıyım!’ der. Yüce Rabb:
‘Bu sana verilmiştir. Ve onun da bir katı ve onun da bir katı ve onun da bir katı ve onun da bir katı…’ O kişi beşinci de:
‘Ey Rabbim razı oldum (yeter)!’ der. Yüce Rabb:
‘Bunlarla beraber daha on katı da sana verildi. Ayrıca gönlün her ne isterse, gözün neden zevk alırsa… Hepsi sana verilmiştir!’ buyurur. O kişi:
‘Rabbim razı oldum (yeter)!’ der. (Ve Hz. Musa tekrar sordu):
‘Ya derecesi en üstün olan?’ (ALLAH cevap verdi):
‘İşte irade ettiklerim bunlardı. Onların keramet fidanlarını kendi elimle diktim ve üzerlerine mühür vurdum. Onlara hazırladığımı, ne bir göz görmüş ne bir kulak işitmiştir. Hiçbir insanın kalbine de o şeylerle ilgili bir bilgi gelmemiştir.” (Müslim, İman, 312)
Hz. Abdullah bin Mes’ud anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Cennet’e en son giren kimse bazen yürür, bazen ağlar. Ateş de arada sırada onu yalar geçer. Cehennem’i tamamen geçince dönüp ona bir bakar ve:
‘Beni senden kurtaran ALLAH münezzehtir! Yüce ALLAH bana hiç kimseye vermediği şeyi verdi’ der. Derken ona bir ağaç gösterilir. O:
‘Ya Rabbi’ der, ‘beni şu ağaca yaklaştır da altında gölgeleneyim, suyundan içeyim!’ Yüce ALLAH:
‘Ey Ademoğlu! Dilediğini versem Benden başka bir şey istemezsin değil mi?’ der. O kişi:
‘Ey Rabbim! Bundan başka bir şey istemeyeceğim!’ der ve başka bir şey istemeyeceğine söz verir. Rabbi de onun özrünü kabul eder. çünkü o sabredemeyeceği şeyi görmüştür. Onu ağaca yaklaştırır. Kişi, ağacın gölgesinde gölgelenir, suyundan içer. Sonra ona öncekinden de daha güzel bir ağaç gösterilir. Dayanamayıp:
‘Ey Rabbim! Beni şuna yaklaştır, gölgesinde gölgeleneyim, suyundan içeyim, artık Senden başka bir şey istemeyeceğim!’ der. Yüce ALLAH:
‘Ey Ademoğlu! Bana öncekinden başkasını istememeye söz vermemiş miydin? Ben seni ona yaklaştıracak olsam başka şeyler de isteyeceksin!’ der. O kişi artık başka bir şey istemeyeceğine dair söz verir. Rabbi de onun özrünü kabul eder. Çünkü o, sabredemeyeceği şeyi görmüştür. ALLAH kişiyi o ağaca da yaklaştırır. Ve kişi onun gölgesinde de gölgelenir, suyundan içer.
Sonra ona Cennet’in kapısının yanında bir ağaç yükseltilir. Bu ağaç, diğer ikisinden daha güzeldir. O kişi yine:
‘Ey Rabbim! Beni şuna yaklaştır da gölgesinde gölgeleneyim, suyundan içeyim, Senden başka bir şey istemiyorum!’ der. Yüce Rabb:
‘Ey Ademoğlu! Sen öncekinden başka bir şey istemeyeceğine de Bana söz vermemiş miydin?’ der. O kişi:
‘Evet Rabbim! Senden başka bir şey istemeyeceğim’ der. Rabbi onun özrünü kabul eder. çünkü o sabredemeyeceği bir şey görmüştür. Onu bu ağaca da yaklaştırır. Kişi o ağaca yaklaştırılınca Cennet halkının seslerini duyar. (Dayanamayıp):
‘Ey Rabbim! Beni Cennet’e sok!’ der. Yüce Rabb:
‘Ey Ademoğlu’ Beni senden kurtaracak şey nedir! Sana dünya kadarını ve beraberinde bir o kadarını daha versem razı olur musun!’ der. O kişi:
‘Ey Rabbim! Benimle alay mı ediyorsun? Sen ki Alemlerin Rabbi’sin!’ der.
(Hadisi rivayet eden) Abdullah bin Mes’ud, bu noktada güldü ve:
‘Niye güldüğümü sormuyor musunuz?’ dedi. İnsanlar:
‘Niye güldün söyle?’ dediler. O:
‘Rasulullah da (Ona Binler Selam) böyle gülmüştü. ‘Niye güldünüz?’ diye sorulduğunda da’:
‘Alemlerin Rabbi’nin, o kişi: ‘Sen ki Alemlerin Rabbi’sin, benimle alay mı ediyorsun?’ deyince gülmesine gülüyorum!’ dedi. Yüce ALLAH:
‘Ben, seninle alay etmiyorum. Fakat Ben, Şanı Yüce Olan’ım. Dilediğimi yapmaya gücü yetenim.’ buyurdu.” (Müslim, İman, 310)
ALLAH’IN EN ÇOK BUĞZ ETTİĞİ ERKEK?
Hz. Aişe anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “ALLAH’ın en çok buğz ettiği erkek, şiddetli düşmanlık eden hasımdır.” (Buhari, Ahkam, 34)
ALLAH’IN RAHMETİ VE CEHENNEM
Hz. Enes anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Yüce ALLAH şöyle seslenir: ‘Beni bir gün zikreden ya da herhangi bir yerde Benden korkan kimseyi ateşten çıkarın!” (Tirmizi, Cehennem, 9)
AÇIKLAMA: Bu durum, dünyadan imanla ayrılmış ve Cehennem’e de Mü’min olarak gitmiş kimse için söz konusudur.
ALLAH’IN EN CÖMERT OLDUĞU ZAMAN
Hz. Muaz bin Cebel anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp ALLAH’tan dünya ve ahiret için hayır isteyen hiç kimse yoktur ki ALLAH dilediğini vermesin.” (Ebu Davud, Edeb, 105)
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor; Rasulullah (Ona Binler Selam) buyurdu ki: “Rabbimiz her gece, gecenin son üçte biri girince (rahmetiyle) dünya semasına iner ve: ‘Kim Bana dua ediyorsa, ona cevap vereyim. Kim Benden bir şey istiyorsa onu vereyim. Kim Benden bağışlanma diliyorsa onu bağışlayayım’ der.” (Buhari, Tevhid, 35)